Son yıllarda ağırlıklı olarak yazma becerileri üzerine çalıştığım için ister istemez yeni açıklanacak ve beceri ağırlıklı olduğu müjdesi verilen Türkçe programının yayımlanmasını da ne yalan söyleyeyim heyecanla bekledim. Nitekim, program haziran ayında yayımlandı, geri bildirim alınıyormuş gibi yapıldıktan ve jet hızıyla onaylandıktan sonra temmuz ayında yürürlüğe girdi.
O bir haftalık süreç içinde yazayım mı yazmayayım mı diye kararsız kaldığımı hatırlıyorum. Hatta birkaç kez de denemedim değil. Tek bir öğrenme çıktısı için bile yazılacak o kadar çok şey vardı ki bir anda yılıverdim. Tam anlamıyla doğru kelime bu: “yılmak” Birazdan ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
Geri bildirim yazan eğitmenlerin çoğunun geri bildirimlerinin dikkate alınmadığı yönündeki görüşleri, o zamanki kararımı bir anlığına haklı çıkarmış gibi görünse de bir eğitimci olarak yazmamış olmayı içime sindiremedim. Bu nedenle yeni eğitim-öğretim yılı başlamadan yazma becerileri özelinde görüşlerimi paylaşmak istiyorum.
Bu yazıda, 2024 Türkçe Öğretim programının yazma becerilerine ilişkin esinlendiği temel yaklaşımları, yaklaşımların doğasıyla çelişen uygulamaları ve basit bir dille ifade edilmediği için de anlaşılmaz hale gelen yapısını biraz açmaya çalışacağım. Biraz diyorum çünkü tüm öğrenme çıktılarını tek tek analiz edecek olursam en az 50 sayfalık bir pdf doküman oluşturmam gerekecek.
Türkçe yazma becerileri programını analiz edebilmek için öncelikle programın dayandığı temel ilkelerin bilgisine sahip olmak gerekiyor. Programda kaynakça da verilmediği için yazının alanla ilgili daha fazla okumak isteyen öğretmenlerimiz için de yol gösterici olmasını umuyorum.
Yeni öğretim programı, yazma öğretimine yönelik iki temel yaklaşımı esas alıyor:
- Süreç Temelli Yazma Yaklaşımı
- Yazma Atölyesi Modeli
Konuyu temellendirebilmek için 1960’lı yılların Amerika’sına kısa bir yolculuk yapıp yazma becerilerinin tarihsel gelişimine bakalım:
Süreç Temelli Yazma
Donald Graves, süreç temelli yazma yaklaşımını geliştirmeye yönelik ilk araştırmalarına 1960’lı yıllarda başladı. 1970’li yıllarda Graves, öğrencilerin yazma sürecini sınıflarda bire bir gözlemleyerek ve kayıt altına alarak, yazmanın bireysel ve dinamik bir süreç olduğunu ortaya koydu. Bu bulgular, geleneksel yazma eğitimi yöntemlerine meydan okuyan yenilikçi fikirlerin temelini attı. Graves, öğrencilere yazmayı öğretirken odaklanılması gerekenin yalnızca yazma ürünü değil, aynı zamanda yazma sürecinin kendisi olduğunu vurgulayan araştırmalarına devam etti. Bu süreç; taslak oluşturma, gözden geçirme, düzenleme ve son şekli verme aşamalarını içeriyordu.
Graves, tüm bu araştırmalarının sonucunda sürece dayalı yazma yaklaşımını ayrıntılı olarak anlattığı ilk kitabı olan “Writing: Teachers and Children at Work”ü 1980 yılında yayımladı. Bu kitap, yazma eğitimi alanında büyük yankı uyandırdı. Kitap, öğretmenlere öğrencilerin yazma süreçlerini desteklemek için nasıl rehberlik edebilecekleri konusunda pratik öneriler sunuyordu. Kitabının yayımlanmasının ardından “Süreç Temelli Yazma” yaklaşımı, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki okullarda yaygın olarak benimsenmeye başlandı. Öğrencilerin yazma becerilerini geliştirmek için yazma sürecinin her aşamasına vurgu yapan bu yöntem, öğretmenler arasında hızla kabul gördü. Süreç temelli yazma yaklaşımı; planlama, yazma, gözden geçirme, düzenleme, değerlendirme ve yayımlama olmak üzere altı aşamadan oluşuyordu.
Zamanla Süreç Temelli Yazma Yaklaşımı, modern yazma eğitiminin temel taşlarından biri haline geldi. Günümüzde Donald Graves anısına öğretmenlerin yazma becerileri alanında yaptıkları çalışmalarla başvurabildikleri uluslarası ödül programı bulunmaktadır.
Bir önceki 5. sınıflar Türkçe programında süreç temelli yazma yaklaşımının sadece üç basamağına yer verilmekte ve yazma sürecine atıfta bulunan üç kazanım bulunmaktaydı. Eski programda, yazma sürecinin planlama, gözden geçirme ve değerlendirme basamaklarına yer verilmemişti.
T.5.4.4. Yazma stratejilerini uygular.
Güdümlü, metin tamamlama, bir metni kendi kelimeleri ile yeniden oluşturma, boşluk doldurma, grup olarak yazma gibi yöntem ve tekniklerin kullanılması sağlanır.
T.5.4.9. Yazdıklarını düzenler.
Sınıf düzeyine uygun yazım ve noktalama kuralları ile sınırlı tutulur.
T.5.4.10. Yazdıklarını paylaşır.
Öğrenciler, yazdıklarını sınıf ve okul panosu gibi farklı ortamlarda paylaşmaya teşvik edilir.
2024 Türkçe öğretim programında ise Yazma Becerileri Uygulama Esasları bölümünde “Öğrencinin yazma becerisi ile ilgili plan yapma, metin (taslak) oluşturma, metni gözden geçirme (değerlendirme ve düzenleme) ve paylaşma stratejilerini amaca ve mevcut olanaklara bağlı olarak ayrı ayrı ya da birlikte kullanması sağlanır.” denilerek yazmanın bir süreç dahilinde ele alınması gerekliliği ilk kez vurgulanmıştır. Bununla birlikte sürecin altı aşamasını net bir şekilde ele alan öğrenme çıktıları bulunmamaktadır. Süreç temelli yazma yöntemine en yakın öğrenme çıktıları aşağıdaki gibidir:
T.Y.5.1. Yazma sürecini yönetebilme
- Amaç, bağlam ve olanaklarını analiz ederek yazma konusunu, hedef kitlesini, dijital de dâhil yazma aracı ve ortamını belirler.
- Yazılı etkileşiminde yazışmayı başlatma, sürdürme ve sonlandırmayla ilgili uygun selam ve hitap ifadelerini kullanır.
- Yazılı üretim ve yazılı etkileşiminde içerik ve süreçle ilgili gerekli seçim ve düzenlemeleri yapar.
T.Y.5.2. Yazma strateji, yöntem ve tekniklerine yönelik seçimlerini yönetebilme
- Yazma şekli (etkileşimli veya etkileşimsiz), amacı, bağlamı ve olanakları doğrultusunda kullanacağı stratejileri seçer.
- Yazma şekli (etkileşimli veya etkileşimsiz), amacı, bağlamı ve olanakları doğrultusunda kullanacağı yöntem ve teknikleri seçer.
T.Y.5.22. Yazma sürecine yönelik öz yansıtma yapabilme/kendini uyarlayabilme
- Yazma sürecindeki güçlü ve gelişmeye açık yönlerini gerekçelendirerek kendisini değerlendirir.
- Deneyimlediği süreçteki gelişmeye açık yönlerini destekleyecek tedbirler alıp güçlü yönlerini sonraki çalışmalara aktararak yazar kimliğinin gelişimine yön verir.
- Yazılarından oluşan ürün ve seçki dosyası (sözlük, günlük, anı, gezi, şiir, alıntılar seçkisi, atasözü ve deyim vb.) oluşturur.
Bu öğrenme çıktılarında görüldüğü gibi kullanılan dil son derece muğlak. Bu durum öğretmen netliğine de ket vurmaktadır.
Öğretmenler beklentiler ve talimatlar konusunda net olduğunda öğrenciler daha fazla şey öğrenirler.
John Hattie
Öğretmen netliği hem bir yöntem hem de bir zihniyettir ve 0,84’lük bir etki büyüklüğüne sahiptir. (Hattie, 2022)
Öğretmen netliği; öğretmenin dersin amaçlarını, hedeflerini ve sürecini öğrencilere açık ve anlaşılır bir şekilde iletme yeteneğidir. Bu, dersin genel yapısı, belirli görevlerin nasıl yapılacağı ve başarı kriterlerinin nasıl değerlendirileceği konusunda net ve anlaşılır açıklamalar yapmayı içerir.
Yazma öğretiminde öğretmen netliği, örneğin yazma sürecinin adımlarını (planlama, taslak oluşturma, gözden geçirme vb.) açıkça açıklamak, öğrencilerin yazıdan ne beklenildiğini ve yazılı çalışmanın nasıl değerlendirileceğini net bir şekilde belirtmek anlamına gelir.
Öğretmenler olarak bizler öğrenme çıktısından tam olarak ne anladığımızı anlatamaz durumdayken öğrencileri nasıl hedeften haberdar edebiliriz ve onların seçim yapmalarını nasıl bekleyebiliriz?
Gelin şimdi T.Y.5.2 öğrenme çıktısındaki “belirsizlikleri” ele alalım:
T.Y.5.2. Yazma strateji, yöntem ve tekniklerine yönelik seçimlerini yönetebilme
- Yazma şekli (etkileşimli veya etkileşimsiz), amacı, bağlamı ve olanakları doğrultusunda kullanacağı stratejileri seçer.
- Yazma şekli (etkileşimli veya etkileşimsiz), amacı, bağlamı ve olanakları doğrultusunda kullanacağı yöntem ve teknikleri seçer.
1. “Strateji, Yöntem ve Teknik” Kavramları
“Strateji, yöntem ve teknik” terimleri arasındaki farklar ve bunların nasıl uygulanacağı net bir şekilde belirtilmediği için öğrenciler ve öğretmenler arasında kavramsal bir karmaşa yaşanması mümkündür. Yöntem derken neyi kast ediyoruz, strateji derken neyi kast ediyoruz? 5. sınıf düzeyinde hangi yazma stratejileri ve tekniklerini vermeliyiz? Bu soruların cevapları yok.
Strateji, yöntem ve teknik sıralaması en baştan hatalı. Bu şekilde bir sıralama yapılacaksa, genelden özele doğru yazmak gerekir: Yöntem, strateji, teknik. Çünkü yöntem, yazma öğretiminde kullanılan genel bir yaklaşımdır. Yani, öğretim sürecinde belirli bir hedefe ulaşmak için izlenen temel yoldur. Bu, öğretmenin öğrencilere yazma becerilerini kazandırmak için takip ettiği geniş kapsamlı plandır. Örneğin, yazma atölyesi ve süreç temelli yazma gibi geniş kapsamlı yaklaşımlar birer yöntemdir. Zaten yeni programın yazma esasları uygulama bölümünde yöntem olarak süreç temelli yazma yaklaşımının kullanılması gerektiği söylenmiştir. Bu nedenle yöntemin öğretmen ve öğrenci tarafından seçilmesine gerek yoktur.
Strateji, yazma sürecinde belirli bir amaca ulaşmak için kullanılan daha spesifik bir plandır. Beyin fırtınası yapmak, taslak oluşturmak, geri bildirim almak ve taslağı gözden geçirmek gibi adımlar yazma sürecinde kullanılan stratejilerdir.
Teknik ise yazma sırasında kullanılan belirli bir beceri veya prosedürdür. Teknikler, stratejilerin uygulanmasında kullanılan somut araçlardır. Örneğin, bir paragrafa etkileyici bir şekilde giriş yapmak, yazıda geçiş ifadeleri kullanmak gibi uygulamalar birer tekniktir.
İsterseniz okulunuzda küçük bir araştırma yapın. Türkçe ve sınıf öğretmenlerinden yazmaya ilişkin bildikleri ve sınıfta aktif olarak kullandıkları strateji ve teknikleri listelemelerini isteyin. Öğretmenlerle yaptığım yazma atölyelerinde uzun zamandır bu soruyu öğretmenlere yöneltiyorum. Henüz beş strateji söyleyen çıkmadı.
Öneri: Yazma sürecinin her adımına yönelik olmak üzere çok sayıda yazma stratejisi ve tekniği vardır. Her sınıf düzeyinde hangi strateji ve tekniklerin kullanılmasının beklendiği açıkça ifade edilmelidir. Bu konuyla ilgili öğretmenlerimize 2023 Aralık ayında PEGEM Akademiden çıkan Mustafa Yıldız, Cansel Günaydın ve Ceren Deniz Alp’in yazdığı “Yazma Stratejileri” kitabını önerebilirim. Kitabın en önemli özelliği, yazma sürecinin her aşaması için ayrı ayrı gruplandırılmış yüzden fazla yazma stratejisine yer vermesi.
2. Yazma Şekli (Etkileşimli veya Etkileşimsiz)
“Yazma şekli (etkileşimli veya etkileşimsiz)” ifadesi, özellikle bu terimlere aşina olmayan öğrenciler veya öğretmenler için belirsiz olabilir. Bu terimlerin ne anlama geldiği, hangi durumlarda tercih edileceği ve bu tercihlerin nasıl yapılacağı konusunda daha fazla netlik sağlanmadığında, öğrenciler bu seçimleri yaparken zorlanabilirler.
Etkileşimli Yazma, öğretmen ile öğrenciler arasında ya da öğrencilerin kendi aralarında aktif bir iş birliği ve katılım içinde gerçekleşen yazma şeklidir. Bu yöntem, yazma sürecini daha dinamik ve katılımcı hale getirir.
Özellikleri:
- Yazma süreci sırasında öğretmen ve öğrenciler yazılı metni birlikte oluştururlar.
- Öğretmen, öğrencilerle yazarken onlara rehberlik eder, fikir verir, düzeltmeler yapar ve önerilerde bulunur.
- Öğrenciler, yazma sürecinde kendi fikirlerini ifade ederler ve diğerlerinin fikirlerini değerlendirirler.
- Etkileşimli yazma, özellikle küçük yaş gruplarında sıkça kullanılır ve öğrencilerin yazma sürecine aktif olarak katılmalarını teşvik eder. Genellikle, yazının her aşamasında (beyin fırtınası, taslak oluşturma, düzenleme, sonlandırma) grup çalışması yapılır.
Etkileşimsiz yazma; öğrencilerin yazma sürecini kendi başlarına gerçekleştirdikleri bir yazma şeklidir. Öğrenci yazma sürecinin her aşamasını tek başına üstlenir ve diğerleriyle aktif bir etkileşim içinde olmaz. Etkileşimsiz yazma, Türkiye özelinde uzun yıllardır yazma öğretimine hakim olan tekniklerden biridir.
Öneri: Eğer, yazma öğretiminde süreç temelli yazma yaklaşımı benimseniyorsa, etkileşimli yazma esas alınmalı ve öğretmen rehberliğinde etkili bir yazının nasıl oluşturulacağı öğrencilere adım adım öğretilmelidir.
Sonuç olarak yazma öğretiminde süreç temelli yazma yönteminin benimsenmesi, elli yıl sonrası için sevindirici bir gelişme olmakla birlikte sürecin her aşamasına yönelik yazma stratejilerinin ve tekniklerinin açıkça ifade edilmemesinin yanı sıra kullanılan muğlak ve belirsiz ifadeler ciddi anlamda kafa karışıklığına neden olmaktadır.
2024 Türkçe Yazma Becerileri Programının dayandığını düşündüğümüz ikinci temel ilke ise yazma atölyesi modelidir. Bu modelin tarihsel gelişimine bakacak olursak:
Yazma Atölyesi Modeli
1970’li yıllarda öğrencilere yazma becerilerini kazandırma yöntemleri genellikle geleneksel kompozisyon öğretimiyle sınırlıydı. Öğrenciler, belirli konular hakkında yazma görevleri alır ve bu görevlerin sonunda öğretmenlerinden geri bildirim alırlardı. Ancak bu yaklaşım, öğrencilerin yazma sürecini derinlemesine anlamalarını ve geliştirmelerini sağlamada yetersiz kalıyordu.
1980’li yıllarda Lucy Calkins, Columbia Üniversitesi Öğretmenler Koleji’nde eğitim alanındaki doktora çalışmalarını tamamladı ve yazma eğitimi üzerine araştırmalar yapmaya başladı. Bu dönemde, Donald Graves’in yazma sürecini merkeze alan atölye modelini geliştirdi. Öğrencilerin sadece ürün odaklı değil, süreç odaklı yazma deneyimleri yaşamalarını savundu. Bu yaklaşım, öğrencilerin fikirlerini özgürce ifade etmelerine, yazma sürecinin çeşitli aşamalarını öğrenmelerine ve kendi yazma projeleri üzerinde bağımsız bir şekilde çalışabilmelerine olanak tanıyordu.
1983 yılında Calkins, “The Art of Teaching Writing” adlı kitabını yayımladı. Bu kitap, yazma atölyesi modelinin temel ilkelerini ve uygulama stratejilerini öğretmenlere sunan ilk kapsamlı kaynaktı. Kitap, yazma eğitimi konusunda devrim niteliğinde kabul edildi ve birçok öğretmen tarafından benimsenmeye başlandı.
Yazma Atölyesi Modeli, Amerika’da ve dünya genelinde geniş bir kabul gördü. Calkins ve ekibi, Columbia Üniversitesi Öğretmenler Koleji’nde düzenlenen seminerler ve profesyonel gelişim programları aracılığıyla bu modelin yayılmasını sağladılar. Model, okullarda yazma eğitiminin temel bir bileşeni haline geldi.
Lucy Calkins ve ekibi, yazma atölyesi modelini sürekli olarak güncellemeye ve geliştirmeye devam etmektedir. Teknolojik gelişmeler, farklı öğrenci gruplarının ihtiyaçları ve yazma eğitiminin değişen dinamikleri, modelin evrimine katkıda bulunmaktadır.
Şimdi yazma atölyesi modelinin yeni programdaki yansımalarına bakalım:
2024 Türkçe öğretim programında ilk kez telaffuz edilen kavramlardan biri de “Üretim Atölyesi”. Özellikle yazma ve konuşma becerilerinin atölye uygulaması ile geliştirilmesi esasına dayanıyor ve Üretim Atölyesi uygulama esasları bölümünde aşağıdaki ifadelere yer veriliyor:
“Yazma atölyelerinde öğrencilerin duygu, düşünce ve yaratıcılıklarını; derslerde kazandıkları yazma becerilerini [yazmayı yönetme, kural uygulama, içerik oluşturma, kendini uyarlama (öz yansıtma)] kullanarak ürüne dönüştürmeleri beklenir.“
“Atölye için seçilen türün atölye sonunda ürüne dönüşmüş olması beklenir. Ortaya çıkan ürün öğrencinin süreç içindeki performansını yansıttığı için bir performans görevi şeklinde değerlendirilebilir.”
Ayrıca yazma atölyesinde öğretmenlerin kademeli sorumluluk devri modelinini kullanmaları önerilmektedir. Bu model, programda aşağıdaki gibi açıklanmıştır:
“KSDM (Kademeli Sorumluluk Devri Modeli) öğrenci ile öğretmeni “usta çırak ilişkisi” içinde düşünen bir öğretim modelidir. Model kapsamında öğretmen öncelikle stratejiyi/yöntemi tanıtır ve stratejinin/yöntemin kullanımını model olarak gösterir. Daha sonra öğrencilere bunları uygulamak için fırsatlar sunarak kendi gözetiminde onlara ustalık kazandırır. Bu kapsamda yapacağı çalışmaları önce büyük sonra küçük grupla tekrar eder. Son aşamada öğrenciler bu stratejiyi/yöntemi bağımsız olarak kullanır. Öğretilecek stratejinin/yöntemin sınıfta uygulanmasında asıl sorumluluk başlangıçta öğretmene ait iken son basamağa gelindiğinde bilgi ve tecrübe kazanan öğrenciye devredilmiş olur.”
Yazma atölyesi için önerilen süre ise her tema için bir ders saatidir. Bunun için de şöyle bir açıklama eklenmiştir:
“Atölye çalışmalarının bir ders saatinde bitmesi planlanmaktadır ancak seçilen ürünün özelliklerine, sınıf seviyesine, ön bilgilerin yeterliliğine, katılımcı sayısına bağlı olarak süre değişebilir.“
Türkçede 6 hafta süren 6 tema vardır. Dolayısıyla her temada konuşma veya yazma için birer üretim atölyesi yapılması önerilmektedir. Bu durumda yıl içinde 3 konuşma 3 de yazma atölyesi yapılabilir.
Tüm bu bilgilerden yola çıkarak yeni nesil bir soru oluşturalım:
Yazma becerilerinin gelişiminin hedeflendiği bir üretim atölyesinde, öğrencilerinin performans görevi olarak bilgilendirici bir metin oluşturmalarını isteyen ve süreç temelli yazma yaklaşımını kullanan bir öğretmen, kademeli sorumluluk devri yöntemini kullanarak üretim atölyesini en az kaç saatte tamamlayabilir?
En az 6 ders. Öğrencilerin gerçekten kaliteli bir ürün ortaya çıkarmalarını istiyorsak ve atölye esnasında birkaç yazma stratejisini öğretmen olarak modelleyeceksek 12 derse ihtiyacımız var.
Burada da görüldüğü gibi yeni program dünyada kabul gören ve etkililiği sayısız araştırmayla kanıtlanmış yazma yaklaşımlarını benimsediğini söylemekle birlikte uygulama esasları bakımından kendi kendisiyle büyük ölçüde çelişmekte ve yaklaşımların uygulanmasını neredeyse imkânsız hale getirmektedir.
Bir ders, en iyi ihtimalle iki ders saatinde öğrencinin yazısını planlaması, taslak oluşturması, öğretmenin yazma stratejisini modellemesi, öğrencinin öğrendiği yazma stratejisini taslağı üzerinde denemesi, yazısını gözden geçirmesi, yazım ve noktalama açısından düzenlemesi, akranlarından ve öğretmenlerinden geri bildirim alması, kendi kendini değerlendirmesi ve ürününü paylaşması mümkün olabilir mi? Elbette olamaz.
Yazma öğretiminin dünyadaki gelişimini görselleştirirken Türkiye için bir zaman çizelgesini niçin yapamadığımız ortada. Anlaşılan o ki 1970 yılından beri yapmakta olduğumuz şeyi bir süre daha yapmaya devam edeceğiz ya da etkinlik odaklı eğlenceli yazma çalışmalarıyla kendi kendimizi oyalayacağız.
2024 Türkçe Yazma Becerileri Programı, modern yazma yaklaşımlarını benimsediğini iddia etmekle birlikte, bu yaklaşımların uygulanabilirliğini ciddi ölçüde kısıtlayan belirsizlikler ve çelişkilerle dolu. Süreç temelli yazma ve yazma atölyesi modelleri gibi kanıta dayalı ve etkili yöntemleri programa dahil ederken, bu yöntemlerin tam anlamıyla nasıl uygulanacağına dair net bir rehberlik sunmaması ve yazmaya yeterli süre ayırmaması programın etkinliğini zayıflatıyor. Bu haliyle programın masa başında ve uygulamadan uzak bir şekilde geliştirildiği son derece bariz.
Benim anlamadığım şey şu: Kendimizin geliştirmediği her türlü teknolojiyi entegre etme konusunda hiç gocunmazken, dünyada elli yıldır başarıyla uygulanan, etkililiği çok sayıda araştırmayla kanıtlanmış bir öğretim yaklaşımını basit ve anlaşılır bir şekilde çevirmekten ve kaynak göstermekten neden gocunuyoruz?
İstisnaları bir yana bırakacak olursak “ona göre buna göre demeden iki satır özgün bir şey üretemeyen çok gizli uzmanlarla yüzde yüz yerli ve milli bir şey yaptığınızı iddia ettiğinizde geri bildirim almaktan ölesiye korkulacağını biraz kitap karıştırmış herkes biliyor. Yine de ayıp olmasın diye şaşırmış gibi yapıyoruz.
Yayınevleri yeni müfredata uygun ürünlerini çıkaradursun, biz yeni müfredatı hiç tartışmayalım. Tam olarak beklenen bu. Üstelik yeni diye lanse edilen şeyin çok ve çok ötesine geçmek mecburiyetindeyken.
Kaynak: https://mufredat.meb.gov.tr