Yazma derslerinde sık duyduğumuz bir cümle vardır: “Öğretmenim, yazımı bitirdim.” Hemen ardından sınıfta tanıdık bir yanıt yankılanır: “O zaman kontrol et!” Ne var ki çoğu öğrenci için “kontrol etmek”, metne şöyle bir göz atıp “Bence sorun yok.” demekten ibarettir. Öğrencilere göre gözden geçirme yorucu, gereksiz bir uğraştır; hatta bazen yazının tamamlanmasını geciktiren bir engeldir.
Oysa bu aşama, yalnızca hataları düzeltmek değil; satırları parlatmak, düşünceyi yeniden şekillendirmektir. Doğru etkinliklerle bu süreç, öğrencinin çalışmasına can verdiği ikinci bir yazma deneyimine evrilir.
Gözden geçirme sürecini sıkıcı bir kontrol listesinden çıkarıp sınıfta kahkahalar ve küçük keşiflerle dolu bir oyun alanına dönüştürmeye ne dersiniz? Bu yazıda, öğrencilerin metinlerine üşenmeden bir kez daha bakmalarını sağlayacak dört eğlenceli gözden geçirme etkinliği bulacaksınız.
1. Kelime Avı
Her yazarın satırlarında “çok”, “güzel”, “sonra” gibi kelimeler sık sık görülür. Bu kelimeler masum görünse de zamanla metnin enerjisini söndürür. Biz bunlara ölü kelimeler deriz; çünkü artık okurun zihninde ne bir görüntü ne de bir duygu uyandırırlar.
Bir de tekrarlanan kelimeler vardır. Yazar bazen farkında olmadan aynı kelimeleri tekrar tekrar kullanır:
“Çok güzeldi. Çünkü o gün çok eğlenmiştim. Hava da çok güzeldi.”
Kelime Avı etkinliğinde öğrenciler, metinlerindeki ölü ve yinelenen sözcükleri bulur. Maviyle ölü kelimeleri, sarıyla tekrarlananları işaretlerler. Ardından her biri için “daha canlı” alternatifler ararlar:
çok güzel → ışıl ışıl, büyüleyici, göz kamaştırıcı
gitti → koştu, süzüldü, adımladı, savruldu
Bu süreçte yazar, kelimenin yalnızca anlamını değil, yarattığı etkiyi de düşünmeye başlar.
Örnek
Düzenlenmeden önce:
Deniz çok güzeldi. Güneş çok sıcaktı. İnsanlar çok mutluydu.
Kelime Avı’ndan sonra:
Deniz parlıyordu. Güneş yakıcıydı. İnsanlar neşeyle gülüşüyordu.
Artık metin nefes alıyor; her kelime bir görüntü, bir his taşıyor.
Öneri:
Sınıfta bir “Ölü Kelimeler Mezarlığı” panosu oluşturun. Öğrenciler sık kullandıkları sözcükleri bu panoya assınlar: çok, güzel, iyi, şey, sonra…Her hafta bir “ölü kelimeyi” diriltin ve yanına güçlü alternatiflerini yazın:
çok → oldukça, epey, gerçekten
güzel → büyüleyici, ışıl ışıl, etkileyici
şey → fikir, olay, düşünce, ayrıntı
2. Cümle Tamircisi
Bazı satırlar nefes nefese kalır; cümleyi bir solukta okuyamaz, sonuna geldiğimizde yoruluruz. Bazen de tam tersi olur: metin kesik kesik ilerler, her cümle bir çukura takılmış gibidir. İşte tam burada Cümle Tamircisi devreye girer. Öğrenciler uzun cümleleri kısaltır, kısa ifadeleri birleştirir, bağlantıları güçlendirir. Amaç, metnin ritmini onarmaktır.
Bir metin, tüm satırları aynı uzunlukta olduğunda düzenli ama cansız görünür. Akıcılık, kısa ve uzun ifadelerin dengesiyle oluşur, tıpkı bir melodide farklı uzunluktaki notaların birlikte ahenk yaratması gibi.
Cümle Tamircisi, genç yazarların bu ritmi duymasını sağlar.
Örnek
Düzenlenmeden önce:
Sabah erkenden uyandım. Kahvaltımı yaptım. Okula gittim. Arkadaşlarımla konuştum. Derse girdim. Öğretmenimiz bizi dinledi.
Cümle Tamircisi’nden sonra:
Sabah erkenden uyandım. Kahvaltımı hızlıca yapıp dışarı çıktım. Hava serindi; sokakta kimseler yoktu. Okula vardığımda zil çalmak üzereydi, son anda yetiştim!
Kısa ve uzun cümlelerin birleşimiyle yazı artık daha doğal akıyor, ritim değişiyor, metin canlılık kazanıyor.
Öneri:
Akıcılık Testi:
Öğrenciler metinlerini tamamladıktan sonra satırlarını yüksek sesle okusun. Sonra şu iki soruyu düşünmelerini isteyin:
- Bu cümle tek nefeste okunabiliyor mu?
- Uzun ve kısa cümleler dengede mi?
3. Detay Dedektifi
Detay Dedektifi, öğrencilerin birbirlerinin çalışmalarına merakla bakmasını sağlar. Eşli oynanır: Biri dedektif olur, diğeri yazar. Dedektifin görevi, eksik ayrıntıları fark etmek ve doğru soruları sormaktır. Bu etkinlik, öğrencileri gözlem yapmaya ve sahneyi canlandırmaya teşvik eder.
Örnek
Düzenlenmeden önce:
Ali üzgündü. Eve gitti. Kapıyı kapattı.
Detay Dedektifi’nden sonra:
Ali başını öne eğdi, adımlarını hızlandırdı. Eve vardığında yağmur hâlâ devam ediyordu. Kapıyı sessizce kapattı; kimseyle konuşmak istemiyordu.
Eksik detaylar tamamlandığında sahne canlanır. Okur, artık karakterin yalnızca üzgün olduğunu bilmekle kalmaz; ne kadar üzgün olduğunu görmeye ve hissetmeye başlar.
Öneri:
Her öğrenciye küçük bir Dedektif Defteri verin. Bir arkadaşının metnini okurken şu soruları not etsin:
- Ne eksik?
- Ne eklenirse sahne canlanır?
- Bu yazıda hangi duyguyu hissetmek isterdim?
Altın Kural: Dedektifler hata bulmaz, iz sürer. Öğrencilere “Eleştirme, merak et.” yaklaşımını kazandırın.
4. Üçlü Gözden Geçirme Yarışı
Sınıfta geri sayım başlar: “3, 2, 1… Başla!” Genç yazarların üç dakikası vardır ve bu sürede üç mini görevi tamamlarlar:
- Bir ifadeye duyusal bir detay eklemek
- Bir kelimeyi daha güçlü bir eş anlamlıyla değiştirmek
- Bir cümleye duygu katmak
Bu etkinlik, gözden geçirmenin farklı düzeylerini bir araya getirir. Üstelik zaman baskısı, çalışmayı hem canlı hem eğlenceli kılar. Bu mini görevleri her seferinde farklılaştırabilirsiniz.
Örnek
Düzenlenmeden önce:
Sınıfta pencere açıktı. Rüzgâr esti.
Üçlü Gözden Geçirme Yarışı’ndan sonra:
Sınıfta pencere aralıktı; ince bir rüzgâr perdeyi dalgalandırdı. Öğretmenin masasındaki kâğıtlar uçuştu, çocuklar gülmeye başladı. Öğretmen de gülümsemekten kendini alamadı.
Üç küçük değişiklikle sıradan bir ifade, hareket ve his taşıyan canlı bir sahneye dönüşür.
Sonuç olarak gözden geçirme yazmanın en öğretici aşamasıdır. Genç yazarlar metinlerine her döndüklerinde yalnızca kelimelerini değil, düşünme biçimlerini de geliştirirler. Bir süre sonra sınıfınızda “Bitirdim.” cümlesinin yerini başka bir ses alır: “Biraz daha bakabilir miyim?” Bu değişim, öğrencinin gözden geçirmeyi bir görev değil, yazmanın doğal bir parçası olarak görmeye başladığını gösterir.
Aysun Yağcı